29 Şubat 2016 Pazartesi

Bilim Kurgu Gerçek Mi Oluyor?

1997 yılında Deepblue isimli bilgisayar, dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov'u yendiğinde tüm dünyada dikkatleri üzerine çekmişti. Bir bilgisayarın, dünyanın en önemli zeka oyunlarından birinde hem de tüm zamanların en iyi satranç oyuncularından birini yenmesi 2000'li yıllara gidilirken teknoloji açısından büyük bir önem taşıyordu. O zamanlar, birçoklarının aklına 1984 yapımı Terminatör filmi gelmiştir. Bilgisayarların kontrolü ele geçirmesi, robotlar, insanlığın sonu gibi senaryoların revaçta olduğu bir dönem 90'ların sonu. Ancak durum hiç de öyle değildi.



Deepblue'nun Kasparov karşısında aldığı galibiyet (Kasparov'un insan müdahalesi olduğunu ve durumun şaibeli olduğunu bir tarafa bırakırsak) şüphesiz çok önemliydi ancak  felaket senaryolarıyla uyuşmuyordu. Çünkü Deepblue yalnızca satranç oynaması için geliştirilmişti ve yaptığı her hamleyi olası hamleler içerisinden hesaplayarak seçiyordu (saniyede 200 milyon hamle). Yani sahip olduğu bilgilere göre hareket ediyordu Deepblue ve zekaya dayalı hiçbir şey yapmıyordu. İşte asıl eksik olan da buydu.

1900'lü yılların başlarında edebiyatta yerini almaya başlayan yapay zeka özellikle 70'li yıllardan sonra dev firmalar tarafından daha çok ilgi görmeye başladı. Amaç, bir bilgisayarın zeki canlılar gibi davranmasını sağlayabilmekti( yorum getirme, öğrenme, karar verme). Bu konuda her yıl daha kapsamlı çalışmalar yapılmaya başlandı ve Microsoft, Apple ve özellikle son yıllarda Google gibi şirketler yapay zeka araştırmaları için büyük yatırımlar yapmaya başladılar ve nihayet yakın bir zaman önce tarihi bir olay gerçekleşti. Bir yapay zeka bu güne kadar yapılamayanı başararak Go oyununda, 3 defa Avrupa şampiyonu olan Fan Hui'i hem de 5 maçta da yenmeyi başardı.


Peki bu neden bu kadar önemli?
Yukarıda Deepblue'nun satranç oynamak için yapılmış olduğunu belirtmiştim. Go oyununda zafer kazana AlphaGo yazılımı ise Go oynamak için tasarlanmadı, oyunun nasıl oynandığını genel amaçlı bir algoritmayla öğrendi.

Peki neden Go oyunu?
Go oyunu Çin kökenli ve yaklaşık 2500 yıllık bir oyun. Oyunun basit mantığı aslında oynanmasını bir o kadar da zorlaştıran asıl etken. Satrancın aksine taşların belirli ve kısıtlı hamleleri yok. Bu da hamlelerin bilgisayara öğretilmesini imkansızlaştırıyor. Bir Go oyunundaki hamle sayısı, evrendeki atomların sayısından fazla .Stratejik derinliği açısından da satrançtan çok daha zor bir oyun olduğu kabul ediliyor. Öyle ki bir Go oyuncusunun oyun üzerinde gelişimini tamamlaması ömrünün tamamını alabiliyor. Ayrıca bu galibiyetin, bilgisayarların profesyonel bir Go oyuncusuna karşı aldıkları ilk zafer olduğunu ve çok uzun yıllar boyunca böyle bir yazılım için büyük bir ödül verildiğini ancak verilen süre zarfında kimsenin  böyle bir yazılımı yapmayı başaramadığından ödülün iptal edildiğini de ekleyelim.

Not: Artık felaket senaryoları üretmenin tam zamanıdır .)


Neden Güldünüz?

Uzun zamandır elim gidiyor yazamıyordum ama bunu yazmam lazım çünkü acayip komik bir şey oldu. Aslında trajikomik. Geçen gün sayın başbakan ...